29 Aralık 2014 Pazartesi

MOSKOVA BEYAZ GECELER../ White nights & Moscow..


 
yeşil şehir Moskova
Küçüklüğümden beri merak ettiğim bir şehirdi Moskova. Havasının soğuk olduğunu biliyordum da bu kadar soğuğu hiç beklememiştim. Haziran ayıydı ve sıcaklık 5-10 derece seyrediyordu. Bavula son dakikada hepimize bir tane attığım hırka ve montları her halde hiç üstümüzden çıkarmadık, zira bütün resimlerde hep aynı kıyafetleri giymişiz:))

Moskova stadyumu ve şehir manzarası
Moskova’ya (Vunukova hava limanına) THY’nin Ankara ve İstanbul’dan uçuşları bulunuyor. Yolculuk yaklaşık her iki taraftan da 2 saat 40 dk sürüyor. Türkiye ile 1 saat zaman farkı var. THY iki farklı menüde ücretsiz yemek ve tatlı ikramı yapıyor. Yemekler lezzetli. İyiki yemişiz çünkü Moskova'daki rus yemeklerini hiç beğenmedim. Ama tavuklu pizzası güzeldi. Pasaport işlemleri ise çok kolay ve zahmetsiz oldu. 

Alfabe kiril alfabesi olduğu için insan biraz zorlanıyor. Rusçada derdimizi anlatamayınca İngilizce anadilimiz oluverdi:)) Tabi burda ingilizce konuşan bulabilirseniz:)) Genelde asya kökenli uluslar ve ruslar var. Göçmenlerin çoğunluğu çekik gözlü, ama eşim ve çocuklar da zaten çekik gözlü oldukları için fazla zorluk çekmedik:)

Moskova'da bir kafe
Yurtdışına çıktığımızda karşılaştığınız problemlerden ilki helal et ve damak tadımıza uygun yemek bulmak oluyor. Moskova'da  İtalyan restoranlarındaki etsiz pizza ve lezzetli makarna çeşitleri ile Tatarların samsa böreği, düşes ve tarhun içecekleri farklı ve gayet güzeldi, mutlaka tatmanızı tavsiye ediyorum.. 

şeker kızım parkta koşarken

gelinler mutlaka limuzinle eve gidiyor:))

şehrin en manzaralı bölümünde gelinlerin 
fotoğraf çektirme geleneği var


Moskova, büyük, son derece güzel planlanmış ve 15-20 milyon nüfusa sahip bir şehir. Yeşilin korunduğu parkları oldukça büyük ve güzel. Evler çok katlı siteler şeklinde ve çevresinde yine yeşil alan ve parklar bulunuyor. Şehrin merkezinden Moskova Nehri geçiyor. Şehrin caddeleri, parkları ve her tarafı tertemiz, sabah-akşam yıkanıyor. Yerlerde bir çöpe rastlamak mümkün değil. Trafiği İstanbul’dan yoğun. Trafik cezaları net ve ağır. Yayaların geçiş üstünlüğü bulunuyor, yaya yollarında tüm arabalar insanlara yol veriyor. Şehrin her yanına ulaşan metro bulunuyor. Ayrıca tren hatları, otobüs ve troleybüs seferleri yapılıyor. 

                                     Matruşkalar:))
Özel araçlarla da taksicilik yapılabiliyor. Örneğin siz arabanızla bir yere giderken yolda otostop çekmiş birisini aracınıza alabiliyor ve ondan taksiler gibi ücret talep edebiliyorsunuz. Şehrin tamamının ısınma ve sıcak su ihtiyacı 4-5 yere konumlanmış dev merkezler tarafından yaz-kış karşılanıyor.  4-5 yıl öncesine kadar elektrik, su ve doğalgaz ücretsizken, Rusya yurtdışına enerji satmaya başlayınca bu kalemlere ücretlendirme yapılmış. 

kızımın muhabbeti:)

Meşhur Vegas alışveriş merkezi
Moskova dünya üzerindeki en pahalı şehirler arasında yer alıyor. Örneğin 3 kişilik bir öğün yemek 2000 rubleyi geçiyor. Yani yaklaşık 110 TL tutuyor. Türkiye’de böyle bir yemek en fazla 50 TL civarında tutar (1 TL 18 Ruble, 1 Dolar 32 Ruble, 20 Haziran 2013). 1+1 40 m2 lik dairenin fiyatı 200-300 bin dolar, kirası 1200-1300 dolar. Oteller de aynı şekilde pahalı, 2 kişilik ailenin kalabileceği sıradan bir otelin geceliği 100-300 dolar arasında değişiyor. 1,5 litrelik su yaklaşık 3 TL. Ancak benzin fiyatları ucuz bizimkinin yarısı veya daha azı kadar. 

Cuma günü tek camiye sığmayan cemaat..
Şehirde ırkçılık olayları da var; burada yaşayan Türk, Ermeni, Azeri…vb gibi diğer milletler esmerler “kara g.t” olarak adlandırılıyor ve 2.sınıf insan muamelesi görüyormuş. Bu sebeple bu milletler arasında dayanışma da söz konusu. Örneğin kaldığımız otelin sahibi ermeni bir bayandı ve Türk olduğumuzu bildiği halde bize birçok konuda yardımcı oldu. 

Kilisede başörtüsü takıp ayin yapıyorlar..
Rusların meşhur iki sözü; “Risk almazsan şampanya içemezsin”, “Çirkin kadın yoktur, az votka vardır”.

Türkiye ile ilgili olumsuz olaylar medyada daha fazla yer alıyormuş. Türkiye, Amerika’nın yandaşı olarak algılandığından bilinçli olarak burada halka böyle aktarılıyormuş. Örneğin Justin Bieber’in "Türk kızları kokuyor açıklaması" medyada geniş yer bulmuş:((( Sen kendine bak şımarık!

Olumlu olarak ise şunları ifade edebilirim; Türkiye ile Rusya arasında ticaret hacmi çok yüksek. Özellikle inşaat ve tekstil alanlarında Türk firmaların büyük yatırımları bulunuyor. Rus turistler de özellikle Antalya’yı (Kemer) iyi biliyor. Türk malları beğeniliyor. Tarkan, burada çok seviliyormuş. Yılda 1 kez Moskova’ya gelip konser veriyormuş. Konserinde de Ruslara birkaç Türkçe kelime öğretiyormuş. Bu durum konseri izleyen Türklerin duygulu anlar yaşamasına vesile oluyormuş:))

Moskova'nın benim için yeri çok özeldir.. İlk yurt dışı deneyimimdi ve oğluma hamileydim. Doktor kesinlikle hareket etmemelisin riskli bir hamileliğin var demesine rağmen, ben kendimi bir türlü tutamıyordum. Zaten içimde kıpır kıpır bir bebek vardı, şimdilerde oğluşumun neden yerinde bir türlü duramadığını anlayabiliyorum:))

süslü mimari yapılar
Gittiğimiz mevsimde güneş 22:30’da batıyor 4:40’da doğuyordu. Bu geceler, “beyaz geceler” olarak ifade ediliyor ve neredeyse saat 24:00’e kadar karanlık olmuyor ve bol bol gezip o muhteşem gökyüzünü seyretme imkanı bulabiliyorsunuz:))

akşam saat 22 de hala gezmedeyiz:)


Tüm resimler bana aittir.



26 Aralık 2014 Cuma

Şehir plancısı gözüyle şehirlerimiz../Our city through the eyes of a city planner..


http://en.wikipedia.org/wiki/Istanbul_Sapphire

Anadolu'nun samimiyet dolu sımsıcak insanlarının yerini kimse dolduramaz muhakkak. Gel gör ki bu sıcacık insanlarımız kendi yaşadıkları vatanı koruma adına fazla bir ilerleme kaydedememiştir..

Devamlı çevreyi korumaktan bahsedilir, dünya çevre günü etkinlikleri yapılır ama bizim insanımızda fazla bir değişiklik olmaz. Dünyayı gezer dolaşır en küçüğünden en büyüğüne kadar bilinçli bir toplumla karşılaşırız, fakat kendi ülkemiz insanının umursamaz halini görünce üzülmemek elde değil.. 

Çoğu zaman bazı yerlerde duyduğum laflardan biri "şehir plancısısınız ama şu şehirlerin haline bir bak!" Sonra bunu diyenlerden biri elindeki pisliği alıp yere atar, yolda bağıra çağıra konuşur, trafikte kornaya bas bas basar..

Şehirlerimiz bizim ikinci evlerimiz. İnsana saygı çevreye saygıdan geçer. Çevre koşullarının düzenli olduğu, insan doğasına göre şekillenmiş bir kentte yaşayan insan mutludur. Yaşanabilir bir çevre ve mimarinin insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkileri bilinmektedir. Bu olumlu etki sayesinde toplumsal barış, uyumlu ilişkiler, yaratıcılık, iş yerinde performans artışları, sağlık masraflarının azalması, suç oranlarındaki düşüş gibi sonuçlar elde edilebilir.

İnsanların ekonomik ve sosyal hayatlarının daha yaşanabilir olması ve ülkelerin kalkınması için öncelikle planlı ve sağlıklı şehirlerin olması gerekir.  Yaşanabilir şehirler için imar mevzuatında belirtildiği şekilde yapılar arasında belirli bir mesafe olmalı,  yeşil alan ve diğer donatıların miktarı nüfusa göre belirlenmeli ve uygulamaya geçirilmeli, ulaşım ve otopark gibi altyapı sistemleri sağlıklı olmalı, yerleşme alanlarında güvenli trafik akışını sağlayacak önlemler alınmalı, gelişmiş bir yaya ve bisiklet yolu sistemi tasarlanmalıdır. Kentlilerin kullanımlara en kolay, güvenli ve hızlı biçimde ulaşmalarını sağlayacak düzenlemeler yaparak şehirdeki erişilebilirlik artırılmalıdır.



Toplum olarak önce çevreye çöp atmama, doğayı ve canlıları koruma, kültür ve tabiat varlıklarımızı koruma, gürültü kirliliğini engelleme gibi konularda bilinçli ve duyarlı olmamız gerekiyor. Bunu ancak eğitimle aşabiliriz. Uyarı levhaları asarak bir sonuç elde etmek boş. Onun yerine ağır ceza gibi yaptırımları olan ve gerçektende bu yaptırımları uygulayan bir sistem getirilmeli. Büyük çoğunluğunun müslüman halktan oluştuğu toplumumuzda aslında bu konuda eğitime ihtiyacımız da yok. Müslüman zarar vermez, temizlik imandan gelir, herşeyden önce kul hakkı vardır. Ama nedense insanlık bile ölmüş bu toplumda..Yozlaşmış cahil bir halkın umursamaz hali de içler acısı..


Yurtdışında bir park
İmar planı çizen belediyelerimiz, TOKİ, bu planları onaylayan bakanlıklarımız ve tüm yetkili idareler plan çizerken ve onaylarken kentin ve çevrenin siluetine dikkat ederek yeşil alanları, teknik ve sosyal donatıları nüfusun ihtiyacına göre planlamalıdır. Altyapı sistemi oturmadan şehir planı yapılan yerlerde zamanla daha büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Belediye başkanı ve idarecileri imardan ve şehirden anlayan mesleklere sahip ve işine vakıf insanlardan seçilmeli, plan yaparken ve onaylarken şehrin ihtiyaçlarını ve kamu yararını gözeten planlar yapılmalıdır.


Princeton Üniversitesi
Bir şehri şehir yapan yeşil alanıdır. Apartman bloklarına hapsedilen insanımız için dolaşabileceği, eğlenebileceği, bahçesinde dahi çocuğunu oynatabileceği alan bulunmamaktadır. Neden bizim insanımız da bir-iki katlı bahçeli, otoparklı, oyun parkı olan evlerde oturmasın? Neden iş çıkışı bir ormanlık yeşil alandan geçerek evimize gidemiyoruz? Neden eğlenmek ve dinlenmek için gidebileceğimiz yeterli rekreasyon ve yeşil alanlarımız yok? Yurtdışında en fakir insanın dahi sahip olabildiği bu haklara neden bizim insanımız sahip olamıyor? Çünkü insanımız bunların değerini ya bilmiyor yada umursamıyor.




Yurtdışında yeşil alan ve temiz şehir bakımından yarışan belediyeleri ve idarecileri gördüğümüzde ülke olarak ne yazıkki bir çağ daha geriden geldiğimizi anlıyoruz. 

Çoğu şehrimiz akşam belli saatlerden sonra ölü gibi..Bazılarına şehir demek mümkün bile değil. Bakıyorsun çalışan büyük bir kesim var fakat bu ihtiyacı karşılayan iş merkezi, ticaret alanı, gezebileceği bir parkı, piknik alanı, çocuk eğlence alanları, leziz bir lokantası ya yok, yada çok az sayıda. Her yer apartman bloklarından oluşmuş, birbirlerine bitişik hiçbir yasaya uyulmadan yapılmış, yeşil alana dair bir esinti yok. Şimdi gelin siz bu şehirde yaşayan insanın psikolojisine..Devamlı göç veren bu şehirlerimizin gelişmesini bekliyoruz, neden geri kaldı diye hayıflanıyoruz..


Yurtdışındaki bir kütüphanede çocuk bölümü
Önce vizyonu ve koruma bilinci olan idareciler ve bilinçli bir toplum olmamız gerekiyor. Gerçek bir hukuk devleti olduğumuzu söyleyebiliyorsak kanun ve yönetmeliklerine de idarecisinden halkına kadar uymamız gerekiyor. Kanunların yaptırımı bu ülkede ne zaman gerçekten uygulanırsa işte o zaman bu hayal ettiğimiz güzel uygulamalar gerçekleşebilir..Çünkü bu halk bu güzelliklerin hepsini hak ediyor..

Sevgiler..





4 Kasım 2014 Salı

GezipGördüm yazım: New Jersey'den Sevgilerle.../Love from New Jersey


New Jersey
Amerika'da kaldığım süre boyunca New Jersey benim için çok özel oldu. Türklerin yoğun olmasından mı desem, Türk mutfaklarını rahat bulabilmemden mi desem, yoksa New York, Boston, Washington gibi yerlere yakınlığından mı desem bilmiyorum. Ama Amerika'ya giden herkes New Jersey'i görmeli diye düşünüyorum.

Şehir plancısı olarak bu kadar yeşil ve düzenli bir şehre ülkemizde pek rastlamadığım için de benim için özeldir New Jersey. 

New jersey'de yaşamak ile ilgili yazımın  
ayrıntısına ulaşmak için lütfen

http://gezipgordum.com/new-jersey-den-sevgilerle

adresine tıklayın. 
New jersey'de yaşamak eminim sizin de ilginizi çekecek..

bebeklerle kütüphanedeyim :) / Library with babies:)

Amerika New Jersey eyaletinde neredeyse her ana arter üzerinde bir halk kütüphanesi bulunuyor. İki bebeğimi de alıp kütüphaneye gitme fikrini veren arkadaşıma buradan çok teşekür ediyorum. Meğer o kadar zamandır Amerika'da çocukları eğlendirmek için boşa kendimi yormuşum.. 

Kütüphanemize geldiğimizde içeride ders çalışan ve kitap okuyan insanları, anneleri ve babaları görüyoruz. Girişte çocuklara ait bölme gösteriliyor. Çocukların haftalık programı ve yapacağı etkinlikler masadaki kağıtlarda anlatılmış. İsteyen veliler buraya çocuğun adını, yaşını, geleceği günü ve saati yazıyorlar. Bende Ayşe'mi hemen tüm etkinliklere kaydederek o günü beklemeye koyuldum:)

Kütüphanede balon şovu


Çocukların ingilizce öğrenmesi için en uygun yerlerden biri kütüphane. Çünkü öğretmen eşliğinde devamlı bir şeyler anlatılıyor, çocuklara sorular soruluyor ve hikaye okunuyor. Çocukların buraya ilgi duymaması mümkün değil. Girişte isterseniz çocuğunuzu buradaki öğretmenlere bırakıp siz kütüphanede kitap okuyabilirsiniz, inanılacak gibi değil! Yaşasın özgürlük diyerek kızımı bırakacaktım ki, nedense ben çocuklardan daha çok merak ederek içeri girdim:)) Meğer tüm meraklı anne ve babalar gelmiş:))

İlk gün çok şanslıydık balon şovu olacaktı kütüphanede:) Her zaman olmayan bu etkinlik için Ayşe çok heyecanlıydı. Önce tüm çocuklar yaş farkı olmaksızın izlemeye koyuldular. Şovu yapan kişinin balonu şişirdikçe 9 aylık oğlumun çığlıklarına herkes gülüyordu:)
Kütüphanede çocuk bölümü




Bebekler için oyuncaklı eğlence alanları, çeşitli görsel içerikli kitaplar vb. çok eğlenceli idi. Her yaş grubuna yönelik aktivitelerin olması gerçekten çok güzel. Tam oyun oynayacak iken Tarık uyumaya başladı, bende Ayşemi izledim.

Ayşemin keyfi yerinde..
      
Kütüphanede yarışma

Yine başka bir gün başka bir aktiviteye gitttik. Oyun kağıtları ile yapılan merdivenlerden tırmanan çocuklar renkleri ingilizce söyleyip gideceği yeri ellerindeki haritalarından bularak oyunun bitiş noktasına gidiyorlar. Bitiren oyuncuya hediye bile var:)) Bu durum Ayşe'mi çok sevindirdi muhakkak..

Kütüphanede kitap ayraçı 
yapan Ayşem
Ayşemin kütüphanede 
kazandığı hediyeler:)

Türkiye'de de mutlaka olması gereken bu uygulamaları öncelikle halkımıza benimsetmek gerekir diye düşünüyorum. İnsan odaklı bu eğitim sisteminde çocuğa ayrı bir yer veriliyor. Zaten Amerika'da çocuk hakları gerçekten çok değerli..Keşke güzel ülkemde de böyle olsa diyorum. Çocuklara devamlı "şş, susss, sessiz ol" diyerek onları kütüphanelerden soğutmak, çocukların kitap okuma alışkanlıklarının da önüne geçmekte. "Kütüphaneye küçük çocuk gidemez" mantığı yok edilmeli ve çocuklara da birey olarak haklar tanınmalı.

 
Kütüphanede devamlı okuyan çalışkan kızım:)
Halkımızın her yerde devamlı "annesi çocuğuna sahip çık" uyarıları karşısında anne ise eve kapanmak zorunda bırakılıyor. Çocuğun gelişimi o halkın gelişimi demek olup, eğitim temelden başlamalı, anneler anlayışla ve daha özgürce hareket edebilmeli. Unutmayın bir yuvada anne mutlu ise çocuklar da mutludur..



New york'ta bir kütüphanenin çocuk bölümündeyiz

New york halk kütüphanelerinden birinin çocuk bölümü
Çocuklara ve ebeveynlere bol eğlenceli vakitler diliyorum..

Tüm resimler bana aittir.

3 Kasım 2014 Pazartesi

Washington D.C. gezmesi..


Smithsonian Müzeleri
(http://washington.org/topics/attractions)
New jersey'i Washington gibi merkezi bölgelere yakınlığı sebebiyle ayrı bir sevdim diyebilirim..Yakın dediysek çok da yakın değil tabi. Sadece 4 saat:) İki bebekle yine yollardayım. Kızım Ayşe araba yolculuğunu çok severken, oğlum Tarık ise bir o kadar araba yolculuğundan nefret ediyor:(Tabi bu uzun yolculuklarda benim ön koltuğa geçme şansım hiç yok. Arka tarafa çocukların bebek koltuklarının arasında azıcık kalan yer olan "makam koltuğu" ma geçiyorum:))

Yolculuklar benim için ayrı bir yere sahip. Önceden halihazırdaki bavulum belli bir yerde bekler. Acil durumlarda içine çocukların yedek kıyafetlerini de koyar yola çıkarım. Hemen arabaya yerleşince gps açılıp -çünkü yol sistemi çok karmaşık- gideceğimiz yeri ayarlıyoruz ve yola koyuluyoruz. Washington, Amerika'nın başkenti olması sebebiyle herhangi bir eyalete bağlı değil. Columbia bölgesi içinde yer alıyor. Washington yolu oldukça keyifli. Her yerde ormanlar var. Tabi Amerika'da neredeyse her yer orman. Giderken dinlenme alanları, yol kenarında arabasında uyumak isteyenler için cep parklar ve kahve mola yerleri mevcut. Mola yerleri, bizim başımıza geldiği gibi yolunuzu kaybetmenize neden olmasın. Çünkü mola dönüş tabelasından sonra en az 5 mil daha ormanların içinde dolanıyorsunuz. Sonra da hangisi şuraydı buraydı derken bir bakmışsınız kaybolmuşsunuz. Allahtan Amerika'da Türkiye'deki gibi bir yere giden bir tane yol yok. Kaybolsanız dahi sizi istediğiniz yere götüren bir kaç alternatif yol var. 

Yol boyunca devamlı paralı yollardan geçtik. Bu kadar paralı yola başka hiç bir yere giderken rastlamadım. Yol boyu gidiş-geliş yaklaşık 60 dolar yola verdik diyebilirim. Eğer arabanızda "easy pass" varsa bu yol ücretlerini yolda nakit ödemiyorsunuz, yaklaşık bir ay sonra kredi kartınıza yansıyor.

Geldik Washington'a.. Epey bir yorgunluktan sonra, arabayı bir kapalı otoparka parkedip hemen Beyaz Saray'a doğru bebek arabalarıyla yürümeye başladık..Tavsiyem arabayı sizde en yakın merkezde bir iş merkezinin otoparkına park edin. Zira burda otopark ücretleri çok pahalı. Eğer isterseniz Hop on-Hop off Sightseeing gezi otobüsleriyle turlara da katılabilirsiniz. Arabadan iner inmez zaten etrafınızı katılmanız için kuşatıyorlar. Biz yürümeyi daha çok sevdiğimiz için National Mall denilen yeşil alanlar etrafında çocuklarla oynayarak yürüdük.

Beyaz Saray civarında İncil 
anlatmaya çalışan bir misyoner
Beyaz Saray (White House) deyince daha bir görkemli bişey beklediğimi söylemeliyim. Filmlerde sanki daha gösterişli kalmış aklımda. Oysa gerçekte Beyaz Saray denilen yer etrafı parmaklıklarla çevrili, halkın arka tarafında caddesinde yürüdüğü basit bir köşk..Tabi etrafında güvenlik bekliyor. Arada sırada Obama'ya mesaj iletmek için parmaklıklardan atlayıp geçmeye kalkanlar oluyormuş:) Fakat parmaklıkların önünde fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Etrafta ise dünyanın her yerinden gelmiş turistler var. Bağıra çağıra İncil anlatmaya çalışan bir misyoner ise çok dikkatimi çekti..

Ramazan Bayramı'nın bu güne denk gelmesi de ayrıca çok güzel bir tevafuktu. Türkiye'den herkes bayramda ne yaptınız falan diye sorunca "Obama'yı ziyarete gittik. Tabi Michelle Obama, gel otur labne peyniri yiyelim falan dedi amma bizim vaktimiz yoktu kalamadık:))" diyerek konuya açıklık getirdik..:)) Ama Obama'nın Beyaz Saray'a inerkenki helikopterini görme ve fotoğraf çekme fırsatımız oldu..

Beyaz Saray arkası (White House)


Obama Beyaz Saray'a helikopteri ile iniyor..
Washington'a paralı yollara rağmen gitmeye değecek en önemli şey kuşkusuz tüm müzelerin ücretsiz olması:)) Bu çocuklar ve bizim için çok keyifli idi.  Dünyanın en büyük müzesi olan tüm müzelerin birleştiği Smithsonian Müzeleri burda. "Müzede Bir Gece 2" filminin çekildiği Smithsonian Enstitüsü (Smithsonian Institution)' nde ise tüm Amerikan tarihi anlatılmış. Burası bilgi ve araştırma merkezi olarak kullanılıyor.

Ulusal Doğa Tarihi Müzesi 
Bence en güzel müze, çocukların da çok hoşuna giden Ulusal Doğa Tarihi Müzesi (National Museum of Natural History) idi. Gerçek hayvanların içlerini doldurarak çok gerçekçi hayvan siluetleri oluşturulmuş. Gezmesi epey bir vaktinizi alıyor haberiniz olsun..Bunun dışında Havacılık ve Uzay Müzesi, Amerikan Ulusal Tarih Müzesi gibi daha birçok müze bulunuyor.
Arkasındaki ayıyı
 farketmeyen kızım:)


Ulusal Doğa Tarihi Müzesi

Müzelerden sonra herkesin önünde fotoğraf çektirdiği Washington Anıtı (Washington Monument) 'na gittik. Dünyanın en uzun anıtı olduğu söyleniyor. Bu anıtın biraz ilerisinde ise Abraham Lincoln Heykeli ve Lincoln Anıtı yer almakta. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı Anıtı, Kore Savaşı Anıtı gibi birçok anıtı da burada bulabilirsiniz.

Washington Anıtı'ndan Amerikan Kongre Binası (Capitol)'nı da görüp fotoğraflar çekebilirsiniz. Amerikan Kongre Binası'nı ilk gördüğümüzde Beyaz Saray zannetmiştik. Çünkü Beyaz Saray'dan daha ihtişamlı..Burada senato ve temsilciler meclisi yer alıyor.

Washington Monument

Capitol Uzaktan Görünüş

Capitol (Amerikan Kongre Binası)
(http://living-in-washingtondc.com/closestmetro-capitolbuilding.php)

Bunlar dışında Washington'da gezilecek yeşil alanlar, Washington Anıtı'nın arkasındaki Reflecting Pool denilen havuz, Botanik Bahçesi, Hayvanat Bahçesi, Georgetown, Pentagon da görülmesi gereken yerlerden bazıları..

İyi gezmeler..




2 Kasım 2014 Pazar

new jersey'de yaşamak..




Sevgili dostlar,


Sizlere bu yazımda New Jersey eyaletini, gezilecek yerlerini, yapılabilecekleri anlatmaya çalışacağım. Amerika'da kaldığım 3 ay boyunca New jersey eyaletinin Clifton ve Elmwood Park bölgelerinde yaşadım. Özellikle Clifton ve Paterson bölgeleri Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerler...Kendinizi Türkiye'de yaşıyormuş gibi hissedebilir, her an yolda bir Türk ile karşılaşabilirsiniz:) Vatan hasreti çekenlerin mutlaka buralara uğramasını tavsiye ederim :) 

Amerika'nın en küçük eyaletlerinden New Jersey (NJ), okyanusun kıyısında olup New York, Philadelphia, Boston gibi büyük eyaletlere yakın ve bu eyaletlere nazaran ucuz olması sebebiyle çoğu insan tarafından yaşanılacak yer olarak tercih edilir. New Jersey'in neredeyse tamamı orman ve yeşil alanlardan oluşur. O nedenle lakabı "Garden State (bahçe eyalet)"tir. Tabi bu duruma alışık olmayan biz Türkler için New Jersey daha bir yaşanabilir kabul edilir:)) Bunu şehir plancısı olmama da bağlarsak benim için "bir şehri şehir yapan yeşil alanıdır" sevgili dostlar..


Yol boyu bitmeyen ormanlar
İkliminden bahsedecek olursak, yazları oldukça nemli ve sıcaktır. Fahrenheit sıcaklık birimi ile karşılaştığınızda sakın şaşırmayın. Zira ilk vardığımız gün telefonumda devamlı 78  görünce buranın ısı biriminin farklı olduğunu ve bunu bizim bildiğimiz   çevirmeyi de kimsenin bilmediğini öğrenmiş olduk:)) Benim hesaplamalarıma göre 25-30 arası bir sıcaklıktı. Tabi nemli olduğu için devamlı yapış yapış bir durumdasınız. Kendimi unutarak hemen iki tane bebeğimle ilgilenmek zorunda kaldım. Çünkü buraya ilk gelenlerin önce hava değişiminden kaynaklanan hastalıklara yakalandığını öğrendik. Tavsiyem geceleri pencereleri veya klimayı açıp kesinlikle yatmayın. Çünkü havası aynı zamanda farketmeden güzel bir çarpar sizi:) Yaz ayları için yanınıza gayet ince kıyafetler getirmenizi öneririm. Tabi hastalık, böcek vb. durumlar için de benim gibi çocuklarınız da varsa mutlaka her türlü ilaç getirmelisiniz. Doktor ve ilaç ücretlerinin çok pahalı olduğunu da varsayarsak ilaçlarınızı sakın getirmeyi unutmayın. İklim konusunda bir o kadar ilginç olanı ise sıcak ve açık hava varken birdenbire gök yarılırcasına bir yağmur başlar ki çok şaşırırsınız:) Kışları ise soğuk geçmektedir. Eylül ayı ile birlikte geceleri hafif esintiler başlar. 

New Jersey en fazla göçmen nüfusun yaşadığı eyaletlerdendir. İspanyollar, Meksikalılar, Türkler, Araplar, Hindistanlılar, Polonyalılar, İtalyanlar vb. sayıca fazladır. Newark ve Camden bölgeleri daha fakir halkın yaşadığı bölgelerdir. New Jersey güvenilir ve sakin bir eyalettir. Sokaklarında Türkiye'deki gibi insanlar yürümez ve sessizdir. Neredeyse tüm caddelerinde polis gözetim alanları bulunur. 

İspanyollar zaman içinde Hispanic diye anılmaya başlamış ve pek sevilmiyorlar. Bana sorarsanız oldukça gürültülü müzik dinliyorlar ve bağırarak konuşuyorlar. Birde hiç bitmeyen parti eğlenceleri var tabi..Hispanic komşumun bağıra çağıra 3 gece üst üste parti yapması sebebiyle oğluşumu uyutamamış ve sinirlenmiştim:(( Polonyalı ikinci ev sahibimiz oldukça disiplinliydi. Zaten kiracılarını da özenle mülakat sonrası seçiyorlardı:) Amerikalılar her sabah 5'te kalkıp işe gidiyorlar. Biz uyanana kadar ev sahiplerimiz çoktan yok olmuş oluyorlardı. Tabi akşamda 9 'ta yatıyorlar. Yani anlayacağınız oldukça düzenli ve çalışkanlar. Bu durum beni çocuklarla baya zor durumda bıraktı. Çünkü kiracı iseniz mutlaka üst katta oturuyorsunuz ve akşam ev sahibini rahatsız etmemek için ses yapmamalısınız. Çocukların akşam saatlerinde uykuları gelince sergiledikleri garip enerjilerini bilirsiniz:)) 

Ayşem New Jersey sokaklarında
New Jersey'de bütün evlerin ahşaptan yapılmış olması sebebiyle ayağınızın her adımında ve her konuşmanızda bütün ses aşağı gidiyor. Yerleşimlerde ahşap malzeme tercih ediliyor. Çünkü daha sağlıklı, orman temasına ve iklime daha uygun. Aynı zamanda çok hoş ve huzur verici oluyor:)) Fakat tavsiyem bahsettiğim gürültü meselesi için evlerde yalıtımın iyi yapılmış olmasına dikkat edin derim..Birde evlerdeki prizler daha düşük voltaja uyarlandığı için (1200 volt) Türkiye'dekinden farklı. Mutlaka bir uyumlu adaptör yanınızda getirin. 

Evler genellikle bir veya iki katlı olup park ve otopark alanları düşünülmüş. Bu, bir şehir plancısı olarak en çok hoşuma giden şeylerden biriydi. Türkiye'de kanunlarda var olupta doğru dürüst uygulanmayan bir özellik. Neden biz de kendi ülkemizde bahçeli, çocuk parkı ve otoparkı olan, az katlı, daha yaşanabilir mekanlarda oturamayalım? Biz kısa süreliğine geldiğimiz için eşyalı bir evde kiracı olduk. Evin bir katını kiralayanlar olduğu gibi, bir odasını da kiralayanlar var burda. Lakin kısa süreliğine kiracı olmanız çok zor. En az 1 yıllık sözleşme yapmanız istenmekte. Bizim yaptığımız gibi yaz aylarında geliyorsanız Türklerin evlerinde önceden anlaşarak kalabilirsiniz. Türk aileler yazın 2 ay Türkiye'ye tatile gitmelerinden dolayı bu gelenlere oldukça kolaylık sağlıyor. 


üst katı bize ait olan evimiz

Biz bir arkadaşımızın yardımıyla bulmuştuk. Tabi kirayı en başta her şey dahil peşin ödüyorsunuz. Ev kiraları bu eyalette 1500 dolardan başlıyor haberiniz olsun hazırlıklı ve bol paralı gelin:)) Ev tercihi olarak Garfield daha sakin fakat pahalı bir bölgedir. Aynı zamanda eğer okula giden çocuklarınız varsa bu bölgede okullar ücretsiz haberiniz olsun..   
Eğer bir otelde konaklamayı düşünüyorsanız, 
http://www.booking.com/region/us/newjersey.tr.html sitesine göz gezdirebilirsiniz. Hoboken'de Manhattan manzarasına bakan veya Atlantic City plajının kenarında bir otel fena olmazdı:)

Araba en önemli temel ihtiyaç burda. Her evin önünde 2 veya 3 araba mutlaka bekliyor. Aile bireylerinin her birine ait olan bu araçlar insanın eli ayağı. New Jersey'de toplu taşımacılık hiç yaygın olmadığı için markete giderken dahi araba kullanmak zorundasınız. Zira her yer çok uzak..Ev ve araba sorununu halletmeden buraya gelirseniz ilk başlarda baya zorlanırsınız haberiniz olsun..Buraya yerleşmeye gelenler ilk başlarda para kazanmak için pizzacılık, benzinlikte pompacılık vb. işlerde çalışıyor. En küçük maaş 3000 dolar civarı. Bu size ilk başta müthiş bir rakam gelebilir. Ama sakin olun giderleriniz daha çok. Her şey Türkiye'dekinin 2 katı fiyatta. 

Ev, araba, eşya, iş vb. birçok konuda önerebileceğim en faydalı siteler ise; 
http://newjersey.craigslist.org, www.apartments.com, www.rentalcars.com. 

Ulaşım:

New Jersey eyaletinin birçok havaalanı bulunuyor. En yoğun olanları ise Newark Liberty Havaalanı ve New York John F.Kennedy Havaalanı. Bunlardan New York John F.Kennedy Havaalanı'na İstanbul'dan direk uçuş olduğu için biz onu tercih ettik. Havaalanından taksi veya otobüslerle çok rahat istediğiniz bölgeye gidebilirsiniz. 
Bunun için http://www.panynj.gov/airports/jfk.html sitesine bakabilirsiniz. Taksi ve günlük araba kiralamak size biraz pahalıya patlayabilir. 

Eğer kalacağınız zaman zarfında araba kiralayacaksanız havaalanından önceden uzun vadede kiralamış olmanızı tavsiye ederim. İndiğinizde ve tekrar dönüşte size çok kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca şunu da belirtmeliyim, araba satın almak isterseniz, Amerikan ehliyet sınavlarına girerek yeni kanunlara göre 2 ay beklemek zorundasınız. Bizim gibi kısa süreliğine gelmişseniz en mantıklısı araba kiralamak olacaktır. Ayrıca New Jersey eyaletindeki otobüs seferleri için http://www.njtransit.com sayfasından saatlerine ve aktarmalarına bakabilirsiniz. 

Gezilecek Yerler:

Hoboken'da Manhattan manzarasını seyrederken:)
Hoboken: 
Özellikle geceleri muhteşem Manhattan manzarasını izleyebileceğiniz bir yer.. Hudson nehri kıyısındaki Hoboken, parkları ve manzarasıyla bunaldığınız zaman kaçış noktası gibidir. Benim New Jersey'de en çok hoşuma giden yerlerden biriydi. Her saatte güvenilir olup mutlaka gidip görülmesini tavsiye ederim..

Liberty Park: Liberty Park'tan Özgürlük Anıtı, New York eyaletine göre daha yakındır ve buradan Özgürlük Anıtı arka taraftan görünür. Liberty Park, büyük yeşil alanlara ve aktivitelere sahiptir. Dinlenmek ve manzara fotoğrafları çekmek için uygun mekanlardandır. 

Ellis Adası: Eskiden göçmen merkezi olan Ellis Island, günümüzde Amerikan tarihinin anlatıldığı bir müze olarak kullanılıyor. Özgürlük Anıtı'na giden vapurlar Ellis Island'da mola veriyor.

Özgürlük Anıtı: New York eyaleti sınırında kalsa da Liberty Park'tan kalkan feribotlarla da ziyaret edilebilir. Özgürlük Anıtı (Statue of Liberty)'nı ziyarete, her gün dünyanın her tarafından sayısız insan gelir. 

Parklar ve Rekreasyon alanları: New jersey yeşil alan ve ormanlarla kaplı bir eyalet olmasından dolayı her tarafta çeşitli aktiviteler, spor ve eğlence alanları, piknik alanları ve çocuk parkları bulunur. Bizim en çok gittiğimiz Clifton Park'tı. Parkta savaştan kalma bir tank, çocuk oyun alanları,yürüyüş alanları ve gölet var. Bunun dışında Paramus bölgesindeki Van Saun Park'ta oldukça büyük olup çocuğunuzu eğlendirmek, dinlenmek ve köpeğinizi gezdirmek için çok hoş bir yer. Ayrıca Garret Mountain vb. bazı dağlarda dağ yürüyüşü ve pikniklerde vazgeçilmez alışkanlıklardan. 
parkta Amerikan futbolu 

Ayrıca bu dağlarda vahşi doğayla içiçe yürümek ve nehir manzarası seyretmek de vazgeçilmez..
parklar


Ayrıca Delaware nehri boyunca uzanan parklarda dinlenmek, kamp yapmakta çok eğlenceli..Amerikalıların çoğu her pazar bu piknik alanlarında kalabalık aileleriyle pikniğe gider, genellikle bir kutlama veya özel bir gün için böyle yerlerde barbecue partileri yaparlar. Dağlara çıktığınızda spora düşkün olan Amerikalıları her saat yürüyüş, spor, yoga vb.aktiviteler yaparken görürsünüz. 80-90 yaşındaki teyzeleri ayağında renkli spor ayakkabılarıyla yürürken, koşarken bulursanız şaşırmayın:)

Alışveriş Merkezleri: Amerika kapitalist bir toplum olması sebebiyle alışverişe önem veriyor. Büyük alışveriş merkezlerinde birçok ünlü markanın ürünlerini bulabilirsiniz. Benim tercihim Bergen Town Center alışveriş merkezindeki Century 21 idi. Diğer alışveriş merkezlerine nispeten daha ucuz ve büyük. Alışverişten çıkınca Dunkin Donuts'ta buzlu kahve keyfide başka oluyor:) Bunun dışında Garden State Plaza, Burlington Coat Factory gibi mutlaka gidilmesi gereken alışveriş mekanları da var. Ayrıca one dollars denilen  bizdeki herşey 1 liracılar var. Buraları es geçmeyin derim. Özellikle doğum günü, cadılar bayramı gibi kutlamalar için malzemeleri buralardan çok ucuza bulabilirsiniz..

Plajlar:  En çok tercih edilen plajları New Jersey'in Cap May sahili, Ocean Grove sahili, Sandy Hook sahili vb. en çok tercih edilen plajlarındandır. Atlantic City daha çok kumarhaneleri ile ön plana çıkmış olsa da plajları da tercih edilmektedir. Çocuklarla eğlenceli vakitler geçirmek için gidebilirsiniz..

Tarihi yerler: Amerika'nın en büyük ve tarihi üniversitesi Princeton Üniveristesi'ne mutlaka gitmenizi öneririm. Kampüse girdiğinizde tarihi binaları ve yeşil alanları görünce çok farklı bir yerde olduğunuzu hissedeceksiniz. Edison ve daha birçok ünlü burada eğitim görmüş, Akıl Oyunları filmi burada çekilmiştir. Bunun dışında New jersey'de Dickinson, Rider vb. birçok üniversite alanı mevcuttur. Morristown ise kilise ve binaları ile eyaletin tarihi merkezidir.


Princeton Üniversitesi kampüs içi bisiklet
 park alanları
Princeton Üniversitesi kampüsü
Princeton Üniversitesi tarihi binaları
Yeme & İçme:

Farklı bir sebze
Eğer Türk sofrası arıyorsanız en çok Clifton ve Paterson bölgelerinde Türk lokantası ve marketini rahatlıkla bulabilirsiniz. Bunlardan İstanbul Bazaar market, Ak market helal ve Türk ürünlerini bulabileceğiniz marketlerden. İstanbul Cafe ise Türk mutfağını özleyenler için tavsiye edebileceğim yerlerden.



İstanbul Food Bazaar
Fakat bu bölgelerde yaşamıyorsanız değişik lezzetlere açık olun derim. Zira Amerika'da dünyanın her yerinden çeşitli meyve ve sebzeleri tadabilirsiniz. En çok Meksika, Portekiz, Kaliforniya ve İtalyan sofraları ile karşılaşırsınız. Amerika'da fast food beslenme çok yaygın ve ucuz olduğu için küçük fastfood marketler ve sokaklarda küçük otobüslerle sosisli sandviç, hamburger vb. satışlar mevcut. Ayrıca her gün cadde ve sokaklardan icecream otobüsleri geçmekte.
anason

Amerikalılar kahvaltıda kahve ve cornflakes, öğlen sandviç, akşam et ve sebze yemeği şeklinde besleniyor. Çayı ise sütlü içiyorlar burda. Çaydan daha çok kahve tüketimi ön planda. Benim tercihim ise ice coffee:))

Sizlere keyifli gezmeler diliyorum..


Tüm resimler bana aittir.