26 Haziran 2015 Cuma

Karadeniz Turumuz-4-Rize


Batum gezimizden sonra Karadenizdeki son durağımız Rize'yi gezmek için koyulduk yola. Rize merkeze fazla zaman ayıramadık. En çok gezilen Çamlıhemşin yoluna döndük. 


Fırtına Vadisi
Dünyada yeşilin her tonunun bulunduğu ender yerlerden biriymiş Fırtına Vadisi. Saatlerce baksam doyamayacaktım herhalde. Zira ülkemizin kıyıları dışında çoğu bölgesi yeşilden yoksun. Çamlıhemşin yolu boyunca coşkun Fırtına Deresi bize eşlik etti. Dere boyunca oturma alanları mevcut. Yol boyunca yemyeşil bir doğa, çay bahçeleri ve karadenizli teyzelerimizi izleyerek gezimize devam ettik. 


Fırtına Deresi


Benim cimcime yine etrafı karıştırıyor:

Nihayet Kaçkar Dağları Milli Parkındaki yol ayrımına geldiğimizde, sola giden yol Ayder yaylasına, sağa giden yol ise Zilkale'ye gidiyor. Her ikisi için de çok heyecanlıydık çünkü anlatılanlara göre müthiş yerlerdi. Fırtına Vadisi ayrımında bazı hediyelik eşyalar, rize bezi  gibi karadenize özgü ürünler satan yerler var.

Şenyuva Köprüsü
Önce Ayder yoluna döndük. Yolu gayet düzgün. Yaklaşık 20 km gittik. Yol boyu ormanlar ve evlerinin önünde toplanmış kulis yapan karadenizli teyzeler izlemeye değer. Yol boyu güzel dik kemerli karadeniz köprüleri ve teleferikler var. Bu köprülerden en güzeli ise Şenyuva Köprüsü. Herkes gibi bizde burada fotoğraf çektikten sonra nihayet Ayder yaylasına vardığımızda o muhteşem hava karşısında büyülendik ve Allahım sen ne güzel yaratmışsın dedik.. 


Ayder Yaylası
Kızım ve Ayder
Oğlum ve Ayder:)
Güzel kızım
Hemen bagaja önceden koyduğumuz piknik sandalyelerimizi çıkartıp yaylaya doğru tırmandık ve diğer tüm turistler gibi oturup muhteşem doğayı seyretmeye koyulduk. Bir taraf yemyeşil ormanlar, dağlar ve sis, diğer taraf doğal hayat, karadenizli köylüler ve hayvanlar. Çocukları saldım çayıra eğlenin dedim:) Havası biraz serin Ayder yaylasının. Üzerinize mutlaka bir şeyler giyin. Biraz oturduktan sonra sis arttı ve yağmur başladı. Biz yağmur daha çok yağacak herhalde derken birden kesildi. Karadenizde her gün mutlaka bu hafif yağmurlardan olurmuş. Ayder'de yol boyunca oteller, alışveriş ve hediyelik eşya yerleri bulunuyor. Bizde karadenizin altın boncuk işlemeli başörtüsünden alıp güzel kızımıza taktık. Artık tam karadenizli olduk sanırım:) 

Zilkale
Çocuklar huzursuzlanmaya başlayınca Ayder yaylasını arkamızda doyamadan bırakıp sıradaki rotamız Zilkale'ye yöneldik. Kaçkar Dağlarının tepesinde uçurumun kenarında kurulmuş bir kale burası. Yolu biraz kötü ama kesinlikle gitmeye değer. Yükseklik korkusu olanlar buraya geldikten sonra korkularını unutabilirler. Çünkü muhteşem bir manzara ve huzur var burada. Şimdi olsa yine giderdim herhalde. 
Zilkale manzarası
Kaçkar Dağları Milli Parkı
Kaleye çıkmak ücretli. Kaleden inince çok güzel bir restoran var. Burada çay içmesi muhteşem, tam uçuruma bakıyor. Çayı da çok güzel. Restoranın tavanına astıkları karadeniz patik ve çorapları çok farklı bir hava katmış ortama:) 

Restoranda asılı patikler

Rize genelde çoğu zaman yağışlı ve kapalı havası olan bir il olduğu için çay içerken yine yağış başladı. Bizde yağmurun sesini ve o güzel yemyeşil ormanları seyrettik. 


Zilkale'de biraz kaldıktan sonra vaktimiz azaldığından doyamadan buradan ayrılıp yolumuza devam ettik. Fırtına Deresi üzerinde Avrupa rafting turnuvaları başlamıştı bizde izlemek için durduk. Dünyanın her yerinden değişik sporcular gelmiş turnuvaya. İranlı kapalı bayan sporcuları da gördük. İlk gün bugündü ve ısınma hareketleri ile başlamışlardı. Fırtına deresinden ip üzerinde karşıya geçmeye çalıştılar. Bizim çocuklar eğlenceyi görünce sevinçten coştular. Müzik dinleyip herkes bedava dağıtılan karadeniz çayını içiyor ve eğleniyordu:))


Avrupa Rafting Turnuvaları



Burayı da bırakıp artık Karadeniz gezimizi sonlandırdık ve geriye dönüşe başladık. Yolumuzun üzerinde Trabzon'da gece bir arkadaşımızın evinde kaldık. Sağ olsunlar bizim için hazırladıkları kara lahana dolması, kaygana, kuymak, pide gibi güzel karadeniz yemeklerini de tattıktan sonra sabah yolumuza koyulduk. 

Öğlen saatlerinde Samsun'da melemencilerde mola verip melemen yedik ve semavercilere uğradık. Fiyatları çok uygun olan elektriksiz semaverlerden kendimize güzel bir semaver aldıktan sonra evimizin yolunu tuttuk.

Karadeniz gezimiz tek kelimeyle muhteşemdi. Karadenizi görmeyen varsa tüm dostlara bir an önce gelip bu muhteşem atmosferi yaşamalarını tavsiye ederim. İnşallah bir daha gitmek nasip olur:)) Yeşili ve doğayı çok sevdiğim için herhalde hiç unutamayacağım gezilerden biri olacak ...

Sevgilerle..




25 Haziran 2015 Perşembe

Karadeniz Turumuz- 3-Trabzon

Trabzon bir günde gezilemeyeceği için iki gün ayırmaya karar verdik. Giresun'dan Trabzon'a yaklaşık olarak 1,5 saat sürüyor. Önce meşhur Akçaabat ilçesine geldik. Akçaabat -Trabzon arası 15 dakikalık mesafede. Akçaabat'ta meşhur Sera Gölü'nü gezdik. Sera gölü yeşil suyu olan çok güzel bir tabiat parkı. Çok fazla oturma alanı yok etrafında daha çok lokantalar bulunuyor. İsteyenler burada tereyağında alabalık yiyebilir. 

 

Daha sonra Akçaabat merkeze geldik. Merkezde Cemil Usta'da balık ve akçaabat köftesi yedik. Yemekler çok güzeldi ama arap turist yoğunluğundan mı bilemiyorum hizmeti çok beğenmedim. Zaten meşhur diğer bir lokantası da Nihat Usta imiş. Aslında farkları yok diğer lokantalardan, buralara gideceksen paradan haber ver diyor karadenizli hemşerilerimiz:)) Cemil Usta'nın yerinde çocuklar için alt katta görünür bir mekanda oyun alanı ve başlarında da çok tatlı bir bakıcı bulunuyor. Sağolsun yemek boyunca bizim afacanlarla çok güzel ilgilendi ve oynadı. Aynı zamanda çıkınca karşısında büyük bir çocuk parkı da var. Orada da eğlenen afacanlar bayağı yoruldular.

Akçaabatta vakit geçirdikten sonra Trabzon merkeze vardık ve Trabzon öğretmenevine dinlenmeye geçtik. Öğretmenevi Ordu öğretmenevine göre çok konforlu değildi ve fiyatı da epeyce pahalıydı. Gezi sırasında edindiğim bir diğer tecrübe de, ilçelerin öğretmenevlerinin daha ucuz ve konforlu olduğu. Arap turist ve mezuniyet dönemi nedeniyle kalabalık olan merkezdeki bu tarz yerleri bir daha tercih etmemeye karar verdik. Trabzon, Ordu ve Giresun'a göre daha nemli geldi bana, gece yatarken huzursuz ediyor. Daha sonra Trabzon merkezde gezilecek yerlerden bazılarını gezebildik ve akşam Trabzon'da kaldık. 

Ayasofya
Başlıca gezilecek yerleri ise; Meydan, Kunduracılar caddesi, Kemeraltı, bakırcılar, Trabzon Müzesi (Kostaki Konağı), Atatürk köşkü, Boztepe, Ayasofya, Sümela Manastırı ve Uzungöl. 

Ayasofya
Ayasofya, yeri ve tarihi bakımından çok etkileyici geldi bana. Eski bir Bizans Kilisesi olan Ayasofya gittiğimizde müze olarak ziyaret ediliyordu ama sanırım cami olarak da kullanılıyormuş. 

Boztepe ise Ordu Boztepe gibi Trabzon'un en manzaralı mekanı. Burada semaverde manzara karşısında çay keyfi yaptık mutlaka tavsiye ederim.

Sümela yolu
Ertesi gün Sümela'yı ziyaret etmek için çıktık yola. Sümela'nın yolu merkezden Maçka istikametine doğru yaklaşık 1 saat sürüyor. Ama geldiğinize değecek cinsten. Burası Altındere Milli Parkı içinde yol boyu şelaleler, akan dereler ve yeşilin her tonunun olduğu dağa oyularak inşa edilmiş bir manastır. Belli bir yere kadar arabayla gidebiliyorsunuz. Çıkarken çocukları bırakmanızı tavsiye ederim çünkü yokuşu merdivenli ve zor. Biz sırayla nöbetleşerek çıktık. Yokuşu boyunca asırlık ağaçların kökleri her yeri sarmış, her yer ormanlarla kaplı olduğundan gölgelik. Yoksa bu yokuş nasıl çıkılır:)

Çıkarken kemençe çalıp bir şeyler kazanmaya çalışan laz amcalarımızı da izledik. Güzel kızım yoruldu ve yanlarında kemençe dinlemeye koyuldu. Tabi bizim laz amcalar ayşeye laf atmaya başladılar ula fadime diye:)) Çıkarken ter içinde kaldık tabi:)) Ama tam tepeye gelince vay beee diyeceksiniz...Sözler yetmez anlatmaya müthiş bir manzara..Tabi Sümela Manastırının içi de bir ayrı güzel. Mimarisinden üzerindeki kabartmalar ve resimlere kadar muhteşem...


Sümela Manastırı 
Sümela Manastırı

Hamsiköy sütlacı yemediyseniz Hamsiköy buraya yakın. Biz yediğimiz için gitmedik, sütlacı çok güzel gerçekten tavsiye ederim. Daha sonra yolun devamında meşhur Zigana geçidi ve Gümüşhane yolu bulunuyor. 

Kızım ve Uzungöl 
Sümela'dan ayrıldıktan sonra Uzungöl'ü de görmek için sabırsızlandık. Tabi ikisinin yolları birbirine çok ters. Tekrar 1 saat merkeze gelip oradan Çaykara ilçesine doğru yol aldık. Varmamız yaklaşık 2.5 saat sürdü. Ama değdi tabiki...Yorucu yolculuktan sonra Uzungöl manzarası karşısında büyülendik sanki... Allah sanki cennetten bir parça bırakmış buraya..Ne muhteşem huzur veren bir havası ve görüntüsü var..Saatlerce karşısına geçip izledik, dinlendik. Buraya herkes piknik yapmaya geliyormuş. Etrafta piknik alanları var, piknik için etini alan gelmiş. Bilseydik hazırlıklı gelir bizde yapardık pikniğimizi. Etrafta lokantalar var ve arap turist sayısı çok fazla. Bizde akşam yemeğine balık, meşhur kuru fasülyesinden ve et yemeği yedik, güzeldi. Trabzon'a gelmişken yöresel yemeklerden mutlaka tadın derim.Dönerken Trabzonlu bir arkadaşımızın evinde kaldık. Sağolsun bize kuymak, kara lahana sarması ve kaygana yapmış. Tek kelimeyle enfesti..

Uzungöl

Uzungöl
Sıradaki rotamız Gürcistan Batum olduğundan akşam Batum'a yakın bir sınırda kalmaya karar verdik. Çünkü sınırdan sabah erken saatte geçebilirsek sıraya yakalanmayacığımızı öğrendik. O nedenle Rize'yi dönüşte gezmeye karar vererek Sarp sınırına en yakın Hopa ilçesinde kalacağımız yerleri sorduk. Ne yazık ki hiç yer kalmamış biz de kısmen yakın Fındıklı ilçesinde kaldık. İyi ki de burada kalmışız çok sevimli bir ilçe ve odaları da çok güzel ve daha hesaplı. Dinlenip sabah Batum'a yola çıkmaya karar verdik.

Batum gezimizi okumak için lütfen tıklayın:)

http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr/2015/06/iki-bebekle-batum-gezisi.html

Sevgiyle kalın dostlar..



Tüm resimler tarafıma aittir.

23 Haziran 2015 Salı

Karadeniz Turumuz-2-Giresun


Giresun
Giresun Karadeniz Bölgesinin en şirin şehri diyebilirim. Fındık bahçeleri, sakin ve huzur veren havası ve her yere yakın olmasından sanırım. Karadenizin neresi huzur vermiyor ki diyeceksiniz..Evet her yeri bi ayrı güzel memleketimin..

Fındık bahçeleri
Ordu'dan Giresun'a arabayla yaklaşık 45 dakika sürüyor. Çok yakın mesafede ve küçük bir şehir olduğundan gezmesi de çok zamanımızı almadı. Başlıca gezilecek yerleri; Giresun Kalesi, Giresun adası (Aretias), Gogora Kilisesi (Arkeoloji müzesi), Giresun evleri, Çocuk kütüphanesi, Tirebolu ve yaylalar. 

Giresun Kalesi mesire alanı
Giresun adasının kaleden görünüşü
Giresun Kalesi, şehir manzarasının en güzel izlenebileceği yer. Kalenin bulunduğu alan çok güzel bir mesire alanı. Her yerde fındık bahçeleri ve yemyeşil huzur veren bir ortamı var. Burada piknik yapabiliyor veya banklarda oturup şehir terası seyredebiliyorsunuz. Şehre tepeden baktığımızda meşhur Giresun adasını da gördük. Meşhur çünkü Karadenizde adası olan tek şehir ve Altın Post ile ilgili tarihi bir hikayesi var. Kazılarda insan iskeletlerine rastlanmış. Hatta BBC kanalında bu ada ile ilgili bir belgesel bile yapılmış. 

Arkeoloji Müzesi (Gogora Kilisesi)
soba
Arkeoloji Müzesi eskiden bir kiliseymiş. Gogora Kilisesi adıyla daha sonra müze olmuş. Müzede çok güzel eserler mevcut. Osmanlıdan kalma cami şeklindeki soba çok ilginçti. Müzenin çıkışında güzel bir bahçe ve mahzen bulunuyor. Müzeyi mutlaka gidip görmenizi tavsiye ederim.

Bizim çocuklar için değişik bir aktivite olsun diye Çocuk kütüphanesine gittik. Ama ne yazık ki o gün kapalıydı. Kütüphane ama aslında eskiden kalma bir Katolik Kilisesi. O nedenle çok merak ederek gitmiştim. 

Meşhur yemekleri, karalahana çorbası ve diblesi, ısırgan püresi, pezik mıhlaması, zaten tüm karadenizde kullanılan mısır ekmeği veee kiraz duzlaması:)) Laz kirazı (taflan) ise her derde deva imiş. Giresun'a gelmişken fındık almayı unutmayın. Biz fındık, çikolatalı fındık, fındık çikolatalı krema vb. bir sürü kendimize ve hediyelik olarak aldık. 

Tirebolu ilçesini gezemesekte 42 Tirebolu çayından aldık. Çok güzel bir tadı var tavsiye ederim. Tirebolu kalesine gidebilir, çay fabrikasında vakit geçirebilir, fabrikanın kafesinde bedava çay içebilirsiniz.

Yaylalardan en meşhuru ise Kümbet yaylası. Bizim pek vaktimiz kalmadığından gidemedik. Ama yaylalarının ve özellikle köylerinin çok güzel olduğu söyleniyor. Artık gidemediklerimize bir daha ki sefere inşallah diyerek yola devam ediyoruz.

Trabzon'a doğru yola çıkıyoruz. Trabzon yazımız için lütfen tıklayın..

http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr/2015/06/karadeniz-turumuz-3-trabzon.html

Sevgilerle...




Tüm resimler tarafıma aittir.

22 Haziran 2015 Pazartesi

Karadeniz Turumuz

İki bebekle yine düştük yollara..Batı Karadeniz bölgesini daha önce gezdiğim için bu sefer Doğu Karadeniz turu yaptık. Tabi sevgili eşimin beni kırmayarak kendi arabamızla yaptırdığı güzel gezi için öncelikle ona teşekkür etmeliyim..Samsundan başladı rotamız. Samsun'a daha önce günübirlik gidip gezdiğimiz için sadece mola verip geçtik, o yüzden Samsundan kısaca bahsedeceğim. 


Samsun, büyük ve kalabalık bir şehir olmasının yanında, aynı zamanda Doğu Karadeniz turlarının ilk durağı. Başlıca gezilecek yerleri, Atatürk'ün Bandırma Vapuru, Gazi Müzesi, Cumhuriyet Meydanı ve Saat Kulesi, Mecidiye Çarşısı, Amazon Köyü, Doğupark. Bunların dışında teleferik keyfi yapıp, güzel Atakum plajına da mutlaka gitmelisiniz..

Samsun da ufak bir mola verdikten sonra yolumuzu Ordu'ya çevirdik. Lütfen yazının devamı için Ordu turumuza tıklayın:))


Sevgilerle...



Tüm resimler tarafıma aittir.

Karadeniz Turumuz-1-Ordu


Samsun'dan Ordu'ya arabayla yaklaşık 2 saat sürüyor. Ordu ili Hekimoğlu'nun memleketi olarak da biliniyor. Çok güzel, huzur veren ve Karadeniz'in diğer illerine göre daha yaşanılır bir şehir. 

Ordu
Samsun'dan Ordu'ya giderken Çarşamba, Terme, Ünye ve Fatsa ilçelerini görüyoruz. Biz vakit olmadığı için fazla gezemedik. Genel olarak en güzel ilçesi Fatsa diyebilirim. Daha gelişmiş ve huzur veren bir havası var.Gezmek isteyenler için Ünye ilçesinde kaleye çıkabilir ve pide yiyebilir, Perşembe ilçesine giderken Vonalı Celalin yerine ve Fatsa'da Gaga Gölüne gidilebilir..

Ordu şehir meydanında birçok şeyi bulmak mümkün. Deniz kıyısındaki gezinti alanları kalabalık ve huzur verici. Biz önce şehri turladık sonra güzel deniz manzarası karşısında banklarda oturup Karadeniz mısırı yedik. Kalmak için öğretmen evini tavsiye ederim. Odaları çok güzel ve düzenli. Çocuklar için bahçesinde parkı ve kafesi var. Fakat kendi otoparkı yok. Arabayı park etmek baya sorun oldu ama onun dışında çok güzeldi.



Ordu'ya geldiğinizde deniz kıyısına yakın bir yerde teleferiğe binmeyi sakın ihmal etmeyin. Küçük çocuklardan ücret almıyorlar ve fiyatı da uygun. Bebek arabasıyla da binebiliyorsunuz. Teleferik maceramız çook güzeldi diyebilirim. Ancak yükseklik korkusu olanlar bir kere daha düşünsün:) Ama yinede kaçırmamalarını tavsiye ederim arada sırada adrenalinde lazım:)) Teleferikle Boztepe'ye çıkıp yemek yiyebilir, hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Şehrin en yüksek tepesi olan Boztepe'den şehrin manzarası süper...Ayrıca teleferikle çıkarken bol bol fotoğraf çekin. Zira en güzel görüntüleri o sırada yakalayacaksınız..

Ordu teleferikle Boztepe'ye çıkış
Boztepe 
Ordu gezilecek yerlere baktığımızda, şehir merkezinde Etnografya Müzesi gezilebilir, mimarisi çok güzel. Diğer bir gezilecek yer ise Yason Burnu ve kilise. Yeri biraz ters olsa da vaktiniz varsa mutlaka uğrayın. Ayrıca şehrin çıkışındaki Turnasuyu plajını ve denize karışan ırmakları görünce kainattaki güzellikler için Allah'a şükrettik..

Ordu yemek kültüründen bahsedersem saymakla bitmeyecek. Ne de olsa Karadeniz bambaşka bir kültüre sahip. Başlıca yemek çeşitleri; kara lahananın ve hamsinin her çeşidi, yalıköy köftesi ve pideler..

Ordu'da akşam dinlendikten sonra ertesi gün Giresun'a yola çıktık. Giresun gezimizi okumak için lütfen tıklayın..

http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr/2015/06/karadeniz-turumuz-2-giresun.html

Sevgiyle kalın dostlar..






Tüm resimler tarafıma aittir.




15 Haziran 2015 Pazartesi

İki bebekle Batum gezisi..

Güzel Karadeniz gezimizin sonunda sınırdan geçip Gürcistan'ın şirin şehri Batum'u görmekte nasip oldu bize...Gürcistan'a vize ve pasaport olmadan sadece nüfus cüzdanlarıyla geçilebiliyor. Fakat Gürcistan devleti, çocuklar da dahil herkesin nüfus cüzdanlarında fotoğraf görmek istiyor. Öncelikle bebeklerle Batum'a gideceklere tavsiyem, sınırdaki kontrollerde çocukların nüfus cüzdanlarında da fotoğraf olması gerektiğinden fotoğraf olayını çözün. Biz çocukların pasaportlarında fotoğraf olduğu için onları gösterdik neyse ki kabul ettiler ve pasaportla geçiş yaptık. Tabi pasaport olunca harç pulu da almak zorundaydık. Harç pulu 6 yaşından küçük çocuklara ücretsiz.

Diğer bir tavsiyem Batum'da dilenci vb. durumları fazla olduğundan yanınızda değerli birşey taşımayın ve tenha yerlerde dikkatli olun derim..Sarp sınırından Batum'a giriş tam bir işkence. Biz sabah erken gitmemize rağmen 1 saate ancak geçebildik. Çünkü sınırda bazı Gürcüler sıra beklemeden itiş kakış araya dalıyorlar. Öncelikle Türkiye'nin insanlara kuyrukta sıra nasıl oluşturulur ve hak, hukuk gibi kavramları öğretmesi ve uygulaması gerekiyor..

Batum sokakları
Sarp sınırından Batuma gidiş arabayla yaklaşık yarım saat sürüyor. Batum çok güzel bir şehir. Türkiye'ye göre plajları ve doğal bitki örtüsü korunmuş, fakat yapılaşmalar çok iyi değil. Şehirde Gönye Kalesi ve manzaralı Sputnik Tepesi var. Bizim zamanımız olmadığı için çıkamadık. Şehri tepeden seyretmek isteyenler gidebilirler. Meşhur yemeklerinden Gürcü pidesini ve mantısını tadabilir, ayrıca enfes meyveli gazozlarından içebilirsiniz. Armutlu olanı çok güzel şiddetle tavsiye ederim:)

Piazza Meydanı 
Şehir meydanı anlayışı bizimkisi gibi değil. Çok küçük ve kalabalık. En meşhur meydanları Piazza ve Medya meydanı. Piazza Meydanında insanlar eğleniyor, müzikler çalıyor ve gelinler burada fotoğraf çektiriyor. Sokaklar genelde sakin ve tenha. Rus kültürünün etkisini burada da hissedebiliyorsunuz. Para birimi lari ve türk lirasına göre daha değerli. 1 Lira 0,8 Lari (Haziran 2015) ediyor.
St.Nicholas Kilisesi

Orta Camii
Şehirdeki başlıca eserler; Alphabet Tower, Ali-Nino Heykeli, St.Nicholas Kilisesi, Bakire Meryem Katedrali, Kamu Hizmetleri Binası bulunuyor. 

Orta Cami tek cami olmakla birlikte yeri de çok güzel. Arkasında da Türk sokağı ve çok güzel Türk lokantaları var. Fiyatları çok uygun ve lezzetleri de oldukça güzel..

Şehrin en güzel yeri ise Botanik Bahçesi..Batum merkeze yaklaşık 9 km mesafede dolmuşlarla gidilebiliyor. Parkta birbirinden güzel ve yaşlı ağaçlar mevcut. Güzel kokulu gül ağaçları, farklı isimlerde kökleri her yeri kaplamış senelik ağaçlar botanik bahçesini gezerken insana huzur veriyor. Bahçe bir gün gezmekle ancak biter çünkü devasa büyüklükte. 











Dünyanın en büyük botanik parklarından biri. Karadeniz kıyısında yüksek bir tepede yerleştiğinden manzarası da muhteşem..Gezerken size tavsiyem yokuşu çok fazla olduğundan yukarıdan gezmeye başlayın ki inmesi kolay olsun:)
Botanik Bahçesi girişi


Botanik bahçesi















Batum botanik bahçesi manzara

Batum gezimizden sonra dönüşte Rize'ye de uğrayarak Karadeniz gezimizi tamamladık. Rize gezimiz için lütfen aşağıya tıklayın:)

http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr/2015/06/karadeniz-turumuz-4-rize.html


İyi gezmeler sevgili dostlar..


Tüm resimler tarafıma aittir.

31 Mart 2015 Salı

yelek kazandım:))



Nebihan Akça'nın yapmış olduğu çekilişten kazandığım  bu güzel yelek için kendisine buradan çok teşekkür ederim sevgilerle..